Korku ve kaygı: Korku; canlı varlıkların görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri en doğal tepkidir. Genellikle yeni olan ve bilinmeyen her şey ürküntü verir. Çocuğun güçsüzlüğü ve bilmediklerinin çokluğu düşünülürse özellikle ilk yıllarda korkularının bolluğu anlaşılır. Çocuk çevresini tanıdıkça , beden gücü ve zihin yetenekleri geliştikçe korkularını bir bir yener. 2-3. yaşlarında yüksek seslerden korkarken, 3-4 yaşlarında bunlara karanlık, dilenci, hırsız, polis ve öcü korkuları eklenir. Anne- babadan ayrı kalma konusunda yoğun kaygı yaşarlar. 5. yaşından sonra hayvanlardan, yaralanmalardan, hayalet ve cadılardan korkarlar. Çocuklar deneyimleri az, düşünme yeteneklerinin sınırlı olması nedeni ile gördüklerini ve duyduklarını gerçekçi olarak değerlendiremezler. Benzeterek, gördüklerini çarpıtarak, abartarak, süsleyerek korkulu sonuçlar çıkarırlar.
Bazen de çocukların yaşadıkları korku ve kaygıların gerçek nedenleri vardır. Korku ve kaygılarda ailelerin yanlış disiplin - cezalandırma tutumları ve aile içi problemler önemli rol oynamaktadır. Çocuğa karşı "uyumazsan polise veririm, uslu durmazsan iğneci gelecek, erkek adam korkmaz ağlama vb." ifadeler kullanılması, çocuğun anne- baba arasındaki tartışma - şiddet veya cinsel birleşmeye tanık olması, günlük yaşamda travmatik olaylar (yangın, deprem,ölüm, ayrılık vb.) yaşanması kaygı ve korkuları arttırır.

Okul fobisi :
Bazı çocuklar okula başlamadan önce çok istekli görünseler dahi okul zamanı geldiğinde bu istekleri kalmaz ve okula gitmek istemezler. Çocuklarda okulda oluşan yoğun sıkıntı ve huzursuzluk hissi nedeniyle okula gitmek istememe ve okulda yanlız kalamama ile karakterize duruma okul korkusu (okul fobisi) adı verilmektedir
Ana okulu ve ilkokul çağında görülür.. Okul korkusunun çoğunlukla anneden ayrı kalma korkusu ile yakından ilgisi vardır. Çocuk anneden ayrı kalamaz ve annenin yokluğunda kendisine ve annesine zarar geleceği , kötü bir şeyler olacağı endişesini yaşar. Her sabah okula gitmek için evden çıkmak büyük sorun olur. Çocuk çeşitli bahaneler ile ( karnım ağrıyor, başım ağrıyor gibi ) evde kalmak ister. Okula gitmesi konusundaki zorlamalar çocuğun var olan sıkıntısını daha da artırır, çocuk sürekli ağlar, bağırır, hırçınlık nöbetleri gösterir. Çocuğa yaklaşım önemlidir. Çocuk çok fazla koruyucu ve kollayıcı bir ortamda yetişiyorsa, çocuğun özgüveni geliştirilmiyorsa, yaşıtlarıyla ilişkisi sağlanmıyorsa, herhangi bir sorumluluk verilmiyorsa, çocuk kendi otonomisini kullanmaktan aciz bıraktırılıyorsa okul fobisi oluşur.

Okul korkusu sıklıkla okula yeni başlayan çocuklarda görülür. Ancak daha ileri yaşlarda görülme olasılığı da vardır..
Okul korkusu sorunu ailenin tüm bireylerinin sorunudur. Ailenin her ferdinin problemin çözümünde katkısını bekleriz. Çocuğa içinde bulunduğu durumu anladığımız ve ona yardımcı olacağımız mesajını vermeliyiz. Eleştiren, aşağılayan, korkutan ve sindiren bir yaklaşım başarıya ulaşamaz. Başarıya ulaştı görünse dahi daha sonra oluşacak daha büyük sorunları peşinden sürüklemiş olur. Böyle bir sorunla karşı karşıya kalan ailelerin dikkat etmesi gerekli hususları şöyle sıralayabiliriz

1-Kendinizi çocuğunuzun yerine koyunuz ve duyduğu kaygı ve endişeyi  anlamaya çalışınız

2-Çocuğunuzu okula gitme zorluğu nedeniyle cezalandırmayın, küçük düşürücü sözlerle aşağılamayın. Çocuğun bunaltısı ile oluşan belirtileri şımarıklık, ilgi çekme arzusu ya da sizi kızdırmak için yapılan davranışlar gibi yanlış yorumlamaktan kaçının..

3-Sabırlı, tutarlı ve kararlı bir tavır içinde olunuz . Sorunu görmezlikten gelmek ve bir sonraki yıla havale etmek ancak çözümü zorlaştırır.

4-Çocuğunuz okula gitmek istemediğini söylüyor ve okulda kalamıyorsa psikologunuzdan  yardım isteyiniz. Okul fobisi psikolog , aile ve öğretmenin işbirliği ile çözüme kavuşturulabilir bir sorundur.

5. Sevgi ve sabır cerçevesinde  onu anlamaya çalışınız

Okul Korkusu
Anaokuluna giden ya da ilkokula başlayan çocuklarda sık görülür. Ortaokul ve lise çağında da görülmekteyse de daha nadirdir. Geç dönemde başlayanların tedavisi de güçtür. Çocuk okula gitmek istemez. Zorlanırsa, sıkıntı duyar, panik belirtileri gösterir. Ağlar, direnir, midesi bulanır ve kusabilir. Bazıları okul için yola çıkıp, yoldan ya da okul kapısından geri döner. Bir kısmı anne-babanın sınıfta bulunması koşuluyla okula gidebilir. Ancak derse yoğunlaşamaz. Gözü sürekli anne-babanın üzerindedir. Başlangıçta okula gidebilen çocuklarda sonradan da ortaya çıkabilir. Çocuk, öğretmeninden korktuğunu, arkadaşlarının rahatsız ettiğini söyleyebilir. Ya da belirsiz bir korku duyabilir. Gerçek neden çoğunlukla anneden ayrılma korkusudur. Aile fertleri birbirlerine bağımlıdırlar ve aile fertlerinden birisinin başına kötü şeyler geleceği korkusunu yaşarlar. Tedavide bazı ilaçlar yanında davranışçı terapi yöntemleri uygulanır.

Okul başarısızlığı: Çocuğun ya da gencin uzun süreli (bir eğitim döneminden daha uzun süre) hemen her dersten, gelişim düzeyinin ve yeteneklerinin altında başarı göstermesi ve bu başarısızlığı bir türlü telafi edememesi durumudur. Nedenleri çocuğa bağlı olabileceği gibi aileye ve okula bağlı da olabilir.Anne ve baba arasındaki gerilim ve çatışmalar  sosyal cevre baskısı okul başarısızlığına etki eden durumlar arasında yer alabilmektedir. Çocuğun geçirmiş olduğu hastalıklar  veya aileden birinin hasta olması da okul başarınsa etki etmektedir. Çocukta travma yaratacak bir durum derslerinde düşüşe ve başarısızlığa neden olabilmektedir.

Güvensizlik: Temel güven-güvensizlik duygusu 0-1 yaş arasında gelişir. Bu dönemde çocuğa ilgi ve sevgi gösterilirse, ihtiyaçları düzenli bir şekilde karşılanırsa sevildiği ve istendiği duygusuna paralel olarak temel güven duygusu oluşur. Aksine eğer çocuk sevilmez, ihtiyaçları düzenli olarak karşılanmazsa o zaman da sevilmediği ve istenmediği duygusu ile birlikte temel güvensizlik gelişir. Güven ve güvensizlik sonraki yıllarda da benlik gelişimi ile birlikte çevreden gelen olumlu veya olumsuz tepkilere göre belirginleşir.



DESIGNED BY GRP © 2007