SINAV KAYGISI
Sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan psikolojik ve fizyolojik bir takın durumlara neden olan yoğun kaygıya denir.
Sınav kaygısı iki ayrı boyutta ele alınabilir. Endişe performansa yönelik zihinsel bir süreçtir. Sınav sonucuna ilişkin olumsuz düşünce, inanç ve beklentilerden oluşur. Yoğun Duygulanım kaygının yarattığı fizyolojik uyarım sonucu bedenden gelen ve bedenin olağan işleyiş dengesi dışına çıktığı mesajını veren sinyallerdir.
Herkes başarılı olmak ister. Doğal olarak sizin çocuğunuz da başarılı olmak ister. Sınavlar, başarısız olma riski olan durumlardır. Sınav kaygısının temelinde bu düşünce vardır. Bunun yanında, en önemli kaygı nedenlerinden birisi de anne-baba ve öğretmen davranışlarıdır. Çocuğunuzdan beklediğiniz başarı düzeyi, çocuğunuza ders çalışması konusunda yaptığınız baskılar, sınavı kazanamayınca ne olacağı konusunda verdiğiniz olumsuz örnekler, çocuğunuzun kaygı yaşamasına ve başarısız olmasına neden olabilir.
Sınav kaygısı yaşayan öğrencilere tavsiyeler
- Sınav başarısı birinci amacınız olmalı , tek amacınız olmamalı.
- Düşünceler endişelerimiz geriliminizi arttırıyorsa öğrenme yeteneğinizi azaltacaktır.
- Zihninizdeki endişe ve korkuları rafa koyun , sınav sonrası düşünün.
- Kazanamamak dünyanın sonu değildir.Kesinlikle başka bir çıkış yolu vardır.
- Stres var panik yok.
- Şimdi çalışma zamanı.
- Geçmişteki başarılarınızı düşünün.
- Öğrenemediklerinizi değil öğrendiklerinizi düşünün.
- Az stres faydalıdır , öğrenmeyi artırır.
Yaşanan kaygı çok yoğun ise kişinin enerjisini verimli bir biçimde kullanması, dikkatini ve gücünü yapacağı işe yönlendirmesi mümkün olmadığı gibi, potansiyelini de tamamen etkisiz duruma getiriyor. Kaygı düzeyi yükseldiğinde, beden bunu kalp atışlarında hızlanma, terleme ya da üşüme, yorgunluk, solunumda güçlük, kalp çarpıntısı, titreme, mide ağrısı, baş ağrısı gibi fiziksel sorunlarla açığa vuruyor.
Sınav kaygısı yüksek olan öğrencilerin sınav gününden önce ve sınav günü uykusuzluk, gerginlik, çarpıntı, sinirlilik, karamsarlık, kabus görme, korku, iştahsızlık, durgunluk gibi belirtiler göstermesi de elde edilecek başarısız sonucun habercisi sayılıyor. Sınav sırasında başarısız olacağına inanan öğrenci, dikkatini toplamakta ve soruları anlamakta zorluk çekiyor ve bildiği soruların cevaplarında bile ciddi hatalar yapabiliyor.
Öğrenci yoğun kaygının etkisine girmeye başladıkça huzursuzluk artar, başarısızlık korkusu ve sıkıntı belirgin hale gelmeye başlar. Ders çalışmaya karşı ilgisizlik, isteksizlik,endişe ve tedirginlik gittikçe yoğunlaşmaya başlar. Kaygının etkileri bir süre sonra fiziksel düzeyde de hissedilmeye ve yaşanılmaya başlar. Mide bulantısı, kalp atışlarında hızlanma, ellerde titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları ve kasılmalar gibi belirtiler ortaya çıkar.
Dikkat ve konsantransyon bozulmaya başlar, hiçbir şey bilmiyormuş duygusu gelişir. Kendisini yetersiz görme, değersiz görme gibi benliği ile ilgili olumsuz ve gerçek dışı değerlendirmeler oluşur.
Sınavın kendisini ortaya koyacağı, kanıtlayacağı ve kendi kişiliğinin ölçüleceği bir durum olarak algılanması ve kabul edilmesi. Çevredeki insanların kendisini bu sınavın sonucuna göre değerlendireceği duygusu ile kazanamaması durumunda onlarla ilişkisinin nasıl olacağı, onların kendisini nasıl değerlendireceği düşüncesi.
Öğrencinin sınav sonucu ile ilgili kafasında kurduğu olumsuz senaryolar. Bir süre sonra bu senaryolar gerçekleşmiş gibi algılanmaktadır. Öğrencinin ailesinin beklentilerini boşa çıkaracağı korkusu ve onların beklentileri karşısında düşeceği olası durumlar