ÖĞRENMEDE PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ:
Başarılı bir öğrenmenin gerçekleşmesinde iki ana unsur vardır.
1.Öğrencinin öğrenilecek konuya çalışması:
Bunun içinde kastedilen;
Öğrencinin dersini dinlemesi,
Günlük tekrarlarını yapması,
Ödevlerini yapması,
Sınavlara hazırlanması,
Özetle bir öğrenci olarak sorumluluklarını yerine getirmesidir.
2.Öğrencinin hem öğrenmesi hem de öğrendiklerini sınavda aktarabilmesi için psikolojik olarak öğrenmeye ve sınavlara hazırlanmasıdır.
Burada belirttiğimiz gibi psikolojik hazırlık iki aşamalıdır.
Bu da bize öğrenmenin gerçekleşmesinde psikolojik olarak hazır olmanın önemini gösterir.
Birinci maddede belirtilen öğrenciye ait görevlerin gerçekleşmesinde de psikolojik olarak hazır olmak, yani öğrenmeye psikolojik hazırlık şarttır.
Başarılı öğrenciler, verimli çalışabilen öğrenciler psikolojik olarak birinci aşamaya hazır olabilirler ancak öğrendiklerini ifade etme kısmında zorlanabilirler. O nedenle öğrenmede psikolojik destek  öğrenme ve bilgilerini ifade edebilmesini gerektiren iki boyut olarak ele alınmalıdır.Yani ' ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ '  ve   'SINAV PSİKOLOJİSİ' bir birinden ayrı unsurlardır.
Öğrenciler psikolojik olarak öğrenmeye hazırlanmalıdır. Psikolojik olarak yeterince güçlü olmadığı için okul ortamı ve diğer çevresel faktörler nedeniyle ya da ailesel olarak kaygılar taşıyan öğrenciler pasif psikoloji ya da gereksiz özel eğitim tedbirliliği nedeniyle
Zarar görebilir. Öğrencinin benliğine yapıştırılan tanı etiketleri öğrencilerin ileriki yaşamları boyunca söküp atamayacakları türdendir.
Oysa ki matematik korkusu nedeniyle başarılı olamayan bir öğrenci belki de matematik konusunda çok yetenekli olabilir. Ancak öğrenciye yapıştırılan bir ' öğrenme güçlüğü ' ya da ' dikkat eksikliği' tanısı öğrencinin var olan yeteneğine hiçbir zaman ulaşamamasına neden olabilir.
Matematik soyut olduğu için ve öğrenci hayatına aktaramadığı için korku oluşturur. Matematik soyut düşünme yeteneği gerektirir ve çoğu gelişim basamağına uygun olmayan müfredatın verilmesi ( Ülkemizde olduğu gibi ) çocukta anksiyete yaratır.
Öğrenme güçlüğü, konsantrasyon bozukluğu, hafızada zayıflık, odaklanma … son zamanda moda terimler haline gelerek bir sektörün oluşmasına neden oldular. Bir kısım kişisel gelişim uzmanlarının öğrenciler ile yaptığı test sonuçlarına göre 10 öğrenciden dokuzunda hafıza ya da dikkat problemi var.
      Ancak bir de işin şu yönü var ki; derslerine konsantre olamayan çocuklar TV dizilerine, bilgisayar oyunlarına, karmaşık ve hatta çok zor bilgisayar programlarına, futbol maçlarına rahatlıkla konsantre olabilmekte, öğrenebilmekte ve hatırlamakta zorluk çekmemektedirler. Burada anne ve babaların dikkatli ve uyanık olması, çocuklarına yapılan testlerin niteliğini araştırması, bu sorunların bahsedilen ölçüde sıklıkla yaşanmadığını bilmeler gerekir.
      Hızlı okuma, hafıza teknikleri vb. uygulamaları psikolojik destekten ayrı tutmalıyız. Çünkü bahsi geçen yöntemlerin birer bilgi ve alıştırma tekniğidir, yardımcı ve geliştirici uygulamalardır. Gerek bahsi geçen gerekse de bahsi geçmeyen onlarca teknik ve uygulama bilgi ve becerisi edinilsin bu bilgi ve becerilerden faydalanılabilmesi için eğitimde psikolojik desteğe ihtiyaç vardır. Psikolojik olarak hazır olmayan öğrenci her tür tekniği öğrenmeye ve kullanmaya kapalıdır. Benzer bir durumda şöyledir, 'en iyi dershanelere yolladım, en iyi  hocaları tuttum ama tüm bunlara rağmen çocuğum gene de başarısız - istediğim başarıya ulaşamıyor' Bu nokta da hatayı çocukta, aldığı teknikte veya eğitim aldığı kişi ya da kurumda aramaktan ziyade bu bilgi, teknik, çalışma ve öğrenme için psikolojik olarak hazır olup olmadığı olmalıdır. Psikolojik olarak hazır olman bir öğrenci her tür tekniği öğrenmeye ve kullanmaya kapalıdır.
Bu konuda ana babaların iyi niyetli çabaları ve ısrarlı tutumları istenilen sonuçları vermeyecektir.
       Tek başına öğrenciye verilen destek yeterli değildir. Aile eğitimi, sınavlara hazırlanan öğrenciler için ana ve babaların yapması gerekenleri içermektedir. Psikolojik destek sadece öğrenciye değil aileye de verilmelidir. Bazen hatta çoğu zaman çocuktan çok ailenin gerilim yaşadığını ve çocuk son derece sakin ve hazır bir durumda iken stresin aile tarafından kendisine bulaştırıldığını görebiliyoruz.
        Bazı anne ve babaların okulların açılması ve sınavların yaklaşmasıyla öyle büyük bir gerilim içine giriyorlar ve öyle beklentiler geliştiriyorlar ki en sakin çocuğu bile çileden çıkararak başarısızlığa götürebiliyorlar.

Sevgili anne babalar;
     Çocuğunuza etiket yapıştırılmasına izin vermeyin. Çok basitçe çözümlenebilecek, biraz da çocuğun içinde bulunduğu yaş dönemine bağlı olan dikkatsizlik, kendini derse verememe gibi durumları abartıp, bu durumu çocuğunuzun duyacağı şekilde çevrenizle paylaşmayın. Dikkat eksikliği ciddi bir sorundur ve kendini derse veremeyen, birkaç soruda hata yapan her öğrenci bu sorunu yaşıyor değildir.
     Çocuklar ve gençler dikkatsizlik yapabilir, bildiği bir soruyu sınavda kaçırabilir, bazen sınıfta öğretmenini dinlemeyebilir. Burada ki en önemli nokta bu 'bazen 'lerin her zaman ya da her zamana yakın olup olmadığıdır.
     Böyle bir durumda anne ve baba olarak bir uzmandan edineceğiniz doğru yaklaşımları uygulayarak sorunu çözebilirsiniz. Yaşadığınız durumu bir psikolog ile görüşerek durumun normal sınırlar içerisinde olup olmadığını, gerçekten desteğe ihtiyacı olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

DESIGNED BY GRP © 2007